Thursday, April 15, 2010

Washington'da kritik saatler


04.03.2010 Perşembe 10:55
Vatan Gazetesi Washington temsilcisi İlhan Tanır bildiriyor…
http://haber.gazetevatan.com/Washingtonda_kritik_saatler_/291262/30/Dunya

Oylama günü gelip çattı. TBMM heyetinin başkent Washington'daki temaslarını gazetevatan.com okurları için saat saat izliyoruz. Ayrıca Beyaz Saray'dan gelen haberleri, son haftalardaki görüşmelerin arka planlarını ve muhtemel sonuçlarını da, en yetkili ağızlardan aldığımız yorumlarla, günü gününe Türkiye'ya yansıtma çabamız sürüyor.

Sözde Ermeni 'soykırım' yasatasarısı, bu yıl da, önceki yıllar gibi sıkı bir meydan savaşına dönüştü Washington'da. Bu meydan savaşının Türkiye açısından en çok hayalkırıklığı yaşatan ayağı ise, hiç şüphesiz Beyaz Saray'ın sessizliği idi. Uzun süredir yakında takip ettiğimiz bu sessizliğin ardındaki nedenleri, güçlü kaynaklara dayanan arka plan açıklamaları ile yorumlayacağız. Şu kadarı kesin: Obama yönetiminin bu 'sessizliğinin' altında bir unutkanlık veya yoğunluk yok, aksine, görüldüğü kadariyla "bilinçli" bir tavır rol almakta.

İşte çeşitli kaynaklardan doğrulattığımız ve üst üste konulduğunda Beyaz Saray'ın, bu dönemde, Türk tarafının hassasiyetini bilerek göz ardı ettiğini gösteren olaylar bütünü:

BEYAZ SARAY'DAN GELEN AÇIKLAMA:

Önceki yıllarda Komitenin önüne gelen bu yılkine benzer yasatasarılarına karşı Amerikan başkanlarının çok sıkı şekilde lobi yaptığı, hatta Kongre üyelerinin evlerini arayarak yasatasarına karşı tavır belirlemelerini sağlayan çalışmalarının yerine, bu yıl Obama yönetiminden hiç kimse sesini çıkartmadı. Beyaz Saray'ın bu tavrı, Türk tarafı için tam bir hayalkırıklığı oldu. Uzun zaman, konu üzerine hiç bir yorum yapmayan Beyaz Saray, Ulusal Güvenlik Konseyi Basın Sözcüsü Michael Hammer tarafından, tasarının oylanmasına sadece günler kala yaptığı açıklamada, Amerika'nın çıkarlarının 'tam, açık ve adil bir şekilde gerçekleri kabul etmesine dayanır' diyerek, Amerikan yönetiminin yeniden bu kavgada tarafsızlığını, daha doğrusu Ermenistan'dan yana tavır koyduğunu tekrar göstermiş oldu. Bir soğuk duş etkisi yaratan bu açıklama, hiç şüphe yok ki, aynı günlerde Washington'da lobi çalışmaları yapan TMBB heyeti için de, işlerinin bu yıl ne kadar zor olduğunu anlatan bir sinyaldi.

Bununla birlikte, Beyaz Saray'ın ve Amerikan Dışişlerinin haftalardır verdiği mesajlar da aynı yönde idi. Sağlam kaynaklardan aldığımız bilgilere göre, iki hafta önce başkent Washington'a gelen Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun görüşmelerinde de bu soğuk hava yansıtılmıştı.

ERMENİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARI VE POSİZYON FARKLILIKLARI

Washington'daki yetkililer, Ermenistan Anayasa Mahkemesinin kararını ileriye dönük, yapıcı bir karar olarak alırken, Türk dışişleri ise tam tersine, bu kararın iki ülke arasında imzalanan protokollerin ruhunu tamamiyle bozucu ve değiştirici olarak kabul etmekte. Bu konuda hem Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Müsteşarı Philip Gordon'un, ama daha önemlisi Beyaz Saray'daki Avrupa işlerinden sorumlu Elizabeth Sheerwood'un yine Amerika'nın Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararı destekleyici tavırlarını Sinirlioğlu'nun buradaki temaslarında açıkca söylediği bilgisine ulasildi. Sağlam kaynaklara dayanan haberlere göre, Türkiye'nin Mahkeme kararının yanlışlığını anlatan yorumuna karşı, bu yetkililer, açıkca böyle düşünmediklerini ve Türkiye'nin protokolleri herşeye rağmen biran önce onaylaması gerektiğini söylediler. Bu da, Sinirlioglu gezisini bir hayalkirikligina ugratti. Washington da gorustugumuz Sukru Elekdag da, konuyu bu sekilde anlatmisti zaten.

Bu sorumluların Türk pozisyonuna karşı aldıkları tavırın yanısıra, yine gelen sağlam bilgilere göre, Beyaz Saray'ın Ulusal Güvenlik Başdanışmanı James Jones'da, ağız birliği etmişcesine, Ermeni yasatasarısı ile ilgili olarak Beyaz Saray'ın bu yıl lobi yapmayı düşünmediğini soyledigi ogrenildi. Jones'da, diger yetkililer gibi, Turkiye'nin normallesme surecine devam etmesini ve protokolleri imzalamasi gerektigini dusunuyor.

Washington'da bulunan ve Beyaz Saray ve yönetimini yakından takip eden bir başka uzmana göre, Amerikan Konseyi Dışilişkiler Komitesi başkanı Howard Berman, Ermeni yasatasarısını Komitenin gündemine getirmeden önce, Beyaz Saray ile değişik yollardan bağlantı kurup, görüş aldı. Ve kendisine verilen görüşlerde ise, bu tasarının Komitenin önüne 'getirilmemesi' üzerine hiç bir şekilde telkinde 'bulunulmadığını' da yakın çevresine söylediği konuşuluyor.

Bu kulis bilgilerinin bazılarını bire bir aktardığımız TBMM'nin başkent Washington'da bulunan heyet üyelerinden Suat Kınıklıoğlu'da, bu bilgileri doğrularcasına bir yaklaşım gösterdi. Kınıklıoğlu da Amerikan yönetiminde halen sessizliğin devam ettiğini gördüklerini ve bunun da kesinlikle hayal kırıklığı yaşattığını söyledi. Kınıklıoğlu, 'Amerikan yönetimi bu sene söz birliği etmişçesine sessizler ve bunu anlamlandırmak güç' dedi.

Yine Kınıklıoğlu'na sorduğumuz Ermeni tasarısının protokoller için Türkiye'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanılıp kullanılmadığı sorusuna ise yine Kınıklıoğlu, 'öyle bir hava var, Amerikalılar bu yaklaşımlarıyla protokoller sürecine yardım etmiyorlar. Türkiye bölgesel bir barış istiyor ve bunun için de Amerika'nın yardımı lazım, tam aksine bu gibi meselelerle vakitlerimizi harcamamaları gerekir' dedi.

TÜRKİYE'NİN TEHDİTLERİ İŞE YARAYACAK MI?

Türkiye özellikle son günlerde açık veya kapalı şekilde Amerika'yı tehdit eder şekilde mesajlar yayınlıyor. Bu mesajların en ağırları hiç şüphesiz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan gelmekte. Davutoğlu, dünya ve bölgesel barışa bu kadar katkı yapan bir ülkeyi rahatsız edecek bir karar almak, hiçbir akıl ve mantıkla bağdaşır bir tutum değil ve bunu herkesin bilmesi ve göz önüne alması lazım. Ümit ediyoruz ki komite üyeleri böyle bir hataya düşmez." dedi. Konuşmasının devamında ise Davutoğlu, 'umut ediyorum Amerikan yönetimi tasarının görüşüleceği Komite'ye gerekli mesajı verecektir' dedi.

Bu tehditlerin özellikle Amerika'da işlerini canla başla yapmaya çalışan Türk diplomatların işlerini ne kadar zorlaştıracağı ise bilinmiyor henüz. Bununla birlikte, Vatan Gazetesinin manşetine taşıdığı gibi, Türkiye'nin milyarlarca dolarlık silah, uçak ve füze anlaşması yaptığı ABD şirketlerine yaptığı 'iptal ederiz' restinin ise ne kadar etkili olduğu bugün görülmüş olacak. 

No comments:

Post a Comment